22 Haziran 2009 Pazartesi

Intronun devamının üçüncü partükülü

....bişi gelmiyceğini düşünerekten dileğini gerçekleştirmiş. Sonra kırmızı başlık perinin güçlerini ele geçirmiş ve bu periyi küçültüp bir gaz lambasına hapsetmiş. Olay mahaliden ayrılmadan önce de Eş Ketçım (kurbağa)'a konuşma yetisini geri vermiş ve olay mahalinden başka bir yere teleport olmuş. Bir gün Pamuk Prenses ormana meyve toplamaya gitmiş. Eşh bu kızı görmüş ve bağırmış bildiği tüm dillerde (Krbağaca, İngilizce, Japonca) Pamuk Prenses bunu duymuş ve gelmiş. Eşh: "Merhaba, merhama bana yardım et" Pamuk Prenses "omg. bu da nesi bu da nesi, Aaa..." Eşh "hı ne, ne old" P.P: "burnunda iğrenç bişey var" Eşh: "Haa, pardon" [Temizler..] Eşh "Selam ben Eşh Ketçım" P.P:"Aaa siz şu ünlü hayvan dedektifisiniz. memnum oldm bende Pamuk Prenses" Eşhin kafasında aniden ama harbi aniden, böyle bir anda şimşekler çakar. Eski bir masalı anımsamıştır. Eşh "Şey eğer beni öpersen çok karizma bir prense dönüşürüm" P.P: "Saçma sapan konuşuyorsun, sen beni başka prenseslen karıştırıyorsun, ben senin bildiğin prenseslerden değilim" Eşh: "You, hepiniz prenses değil misiniz!" P.P: "Olmaz, zati benim başım bağlı." Eşh:"You n'lcak, bi insanın hayatını kurtarcaen" Pamuk: "Bak geçende elma yemiştim zati öpücük fln derken zor yırttım. Şimdi senden hastalık fln bulaşır hiç uğraşamam. Eşh: "Ya ama.." Pamuk: "Yok dedik ya lan. Ama istersen elimde cüceler var onlar öpebilir seni" eşh "...." Pamuk Prenses geri dönüp cücelere söyler. Cüceler başta bu fikirden hoşlanmasada belki bi insaın hayatını kurtarırız diye kabul ederler. Gidip aralarında kura çekerler, huysuz cüce çıkar. Gidib kurbağayı öper. Eşh çok güzel bi prensese dönüşür. Cüceler "Vışş.." Prensen Eşh: "Nooluyoz ya" Cüceler Prensesi evlerine götürüp çok güzel misafir etmeye karar verirler. Yolda giderlerkene de aralarında Pamuk hakkında 'ilk kez" dedikodu yapmaya başlarlar. Yok şöyle kötü, yok böyle, çamaşırlarını bize yıkatıo, tüm işi biz yapıoz, paso emir verio.... Eve vardıklarında Pamuk'u kovarlar. Eşh'le sonsuza kadar olmasada çok uzun bir süre mutlu yaşarlar.
SON*- [*from te point of Yedi Cüceler]

Heri Poturun Evreninde

"Başardım Evet" diye bağırdı Harry Potter. Lord Voldemordu yendiğini zannediyordu "HahahahaHaHaha...." Voldemordun şeytani gülüşü Potter'ı kas katı ediverdi. "Gerçekten böyle birşey başardığına ihtimal verdin ha! Senin o kahrolası balının seni bir kez daha kurtarcağını mı sanıyordun". HP: " Ama ama sen öld.." L.V: "Kes sesini. Seni öldürmeyeceğim, başka bir yere sürgüne gideceksin" Harry daha asasına davranamadan Lord onu başka bir diyara postalamıştır. Lord: 'Kahrolası pisliten çekmediğim kalmadı. O bu güzelim okulda keyif çatarken ben peynir ekmeğe talim oluoduydum. Neyse geçmiş geride kaldı, şimdi ben yaşıycam bu keyfi' diye geçirir içinden ve zarif bir el hareketi ve iki tutam Harrynin sümüğüyle kendini Harry'nin tıpkısının aynına çevirir. Artık Harry Potter odur.
Hava pek bi güzel, masmavi bir gökyüzü, bulutlarıon arasından ipekvari geçen günışığı, yeni çiçek açmış ağaçlar, çiçeklere konan batırfılaylar, pijigetoların cıvıltısı. İşte Harry Potter'ın postalandığı yer. Sanki Voldemort ona kötülük deilde iyilik yapmış gibi. Harry Potter "Avadakadavra". Farfectd acılar içinde kıvranarak can verir. harry Potter 'Ama nasıl?! Bura neresi, bu ördek de nerden geldi. Hay anasını, pislik herif ne büyü yaptıysa artık. Ulan şuda ilk kez bi Avakadavra...' bir farfectd daha can verir '... yapak dedik oda boşa gitti' Harry etrafı gezer, bakar, eder ve buranın garip yaratıklarla dolu bir muggle toprağı olduğunda karar kılar sonra yumular ördek sandığı pokemonlara. Karnın bi güzel doyurduktan sonra az çok becerdiği cisimlenmeyi dener, dener, dener ve bir türkü başaramaz, oysa herşeyi doğru yaptığına emindir. Vazgeçip yürümeye başlar, az gider uz gider derydi tepeydi dolaşır ama bir türlü medeniyet örneği bulamaz. /(*)/ Sonra aniden ama harbi aniden, böyle bir anda insan sesi duya. Hemen oraya doğru deparlar. Bir grup insan yeşil bir heykeli arkasına geçöiş tezahürat yapmakta başka bir grup ta heykelin karşısında heykelin arkasına geçmiş tezahürat etmektedir...

15 Kasım 2008 Cumartesi

İNTRODAKŞIN TO HERİ POTIR

        Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman dışında güzel mi müzel bir Kırmızı Başlık varmış. Bu Kırmızı Başlık Kırmızı Başlıklı Kız'ın kafasında yaşarmışşş... Günlerden bir gün Kırmızı Başlık lunaparka gitmek istemiş fakat Kırmızı Başlıklı Kız nereye gitse oraya gidiyormuş. O gün Kırmızı Başlık lunaparka gitmek istesede Kırmızı Başlıklı Kız büyünannesine gitmeye karar vermiş. Kırmız Başlık buna çoook üzülmüş. O kadar çok istemişki Kırmızı Başlıklı Kız ile konuşabilmeyi aniden ama harbi aniden, böyle bi anda, bir peri çıkagelmiş. Kırmızı Başlık'a demişki seni tahtadan bir şapka yapıcam eğer uslu bir şapka olursan seni gerçek bir şapkaya çevircem. Kırmızı başlık daha buna bir anlam veremeden aniden ama harbi aniden, böyle bi anda, peri onu tahtabir şapkaya çevirmiş. Sora peri aniden ama harbi aniden, böyle bi anda, puff olmuşş. O sırada Kırmızı Başlıklı Kızı'n narin yapısı tahta şapkayı (kendileri Kırmışı Başlık olurdu ama artık bildiğin odun; kütük) taşıyamamış ve tahtanın altında ezilip can vermiş
SON*-(*from the point of Kırmızı Başlıklı Kız)
        Tahta başlık kanın içinde kala kala kırmızı tahta başlık ya da tahta kırmızı başlık'a dönüşüvermiş. O sırada oradan geçivermekte olan bir dişi kurt kan kokusunu almış ve koşaraktan olay mahaline gidip katil çırak demiş. Dedikten sonra kendini güvende hissedip (bu onun etrafı yoklama tahtiği imiş, böylece biri varmı yokmu öğrenirmiş) Kırmızı Başlıklı Kıza yumulmuş. Sorada Kırmızı Başlıklı Kız'ın kıyafetlerini giyip, sapkayı da ormanda bırakıp ayrılmış. Geçmiş bir ağacın altına dinleniykene Kırmızı Başlık sağolsun ölen kızın kıyafetinin cebinde bi adres [kavak ağacından kuzeye doğru meşe palamuduna, ordan sağa ırmağı geçince soldaki ilk ve tek medeniyet örneği" Büyükanne adresi] olduğunu farketmiş. Direkmnenenenene buraya gitmiş. Giderkene yolda üç domuz görmüş. Domuzla bina yapmaya başlamış kendilerini wrath of the kurttan kormak için. NŞA'da kurt onların bina yapmasını izleyip eğlenirmiş fakat bu sefer başka işi varmış. Domuzların üçünüde yiyip yoluna devam etmiş.
SON*-(*from the point of Üç Küçük Domuz)
        Az gitmiş uz gitmiş dere meşe düz tepe gitmiş fln filan derkene o civardaki tek medeniyet örneği olan gecekonduyu bulmuş. İçeriye girmiş bi bakmış bi kurt. Aniden ama harbi aniden, böyle bi anda, aralarında 327389 Volt/Watt/Amper bir elektriklenme olmuş sora da sigorta atmış. Neysekine gündüzmüş.
Dişi Kurt: Senin burnun kocaman
Kurt: İltifat ediyorsunuz, sizinki benimkinden daha ziyade kocaman
Dişi Kurt: Çok tatlısın
Kurt: -dııııtt- (...R...T...Ü...K...)
Dişi kurtla Kurt evlenip sonsuza kadaarr... olmasada uzunca bir süre mutlu yaşamışlar.                                                                                                          SON*-(*from the point of Kurt)(&Dişi Kurt)
        Şimdiki zamanda ormanda Kırmızı Başlık bağırıyormuş "Yardıııım ediiin, imdaaat..." Kimse duymuyo imiş. Bağırmış bağırmıışş... en sonunda ordan geçivermekte olan Eşh Ketçım bunun sesini duymuş. Lakin ne dediğini anlamamış zira Şapka fransızca, tahtaca ve şapkaca biliyormuş ve fransızca bağırıyormuşç Eşh Ketçım ise sadece Japonca ve İngilizce biliyormuş. Eşh şapkayı pokomon sanmış. Pokedexini tutmuş Kırmızı Başlık'a doğru. Pokedex aşırı yüklenmeden arıza vermiş; bozulmuş. Eşhte şapkayı süper mega hiper nadir bir pokemon sanmış. Gotta catchem all edasıyla şapkasını ters çevirerekten şapkayı fırlatmış Poké Ball'u. Tabiki bişi olmamış. Sora bi daha fırlatmış, sora bi daha, sora Great Ball, sora bi daha, sora Ultra Ball, hatta elindeki Safari Ball'ları bi fırlatmış takiiii hiç topu kalmayana kadar. Şapka da bu Eşe kıl olmuş. Tam o anda aniden ama harbi aniden, böyle bi anda, peri çıkagelmiş. Peri Kırmızı Başlık'a sormuş ne iyilik yaptın diye. Kırmızı Başlık yazmış da yazmış (keşmiş, sıkmış, sallamış, atmış, uydurmuş....) "...ndan sora dünyayı kurtardım, yaşlılara yardım ettim, açları doyurdum, donsuzlara don ciğersizlere ciğer buldum..". Peri şapka yalan söyleyince burnu uzuycak sanıyormuş oysa Kırmızı Başlık'ın burnu bile yokmuş. Sonra Kırmızı Başlık devam etmiş "işte tam ben bi düzine daha iyilik yapacakken bu şapkalı kendini bilmez koca gözlü manyak beni hırpaladı, küfürler etti flndı filandı....." Peri hemen inanıvermiş. Eşh Ketçımı kurbağaya çevirmiş. Şapkaya dönmüş "Sen gerçekten iyi bir şapkasın şimdi dile benden ne dilersen" Şapka: Gerçekten mi? Söz mü? Peri: Tabii ki, biz sözümü tutarız, zati tutmaz isek puff olur yok oluruz" Şapka içinden "Nihahahahaha" demiş Yagami Light edasıyla. Şapka: Ben bin dilek daha istiyorum. Peri "ama" demiş fakat elinden başka bişi gelmiyceğini anlayaraktan dileğini gerçekleştirmiş. Sonra Kırmızı Başlık perinin güçlerini ele geçirmiş ve bu periyi küçültüp bir gaz lambasına hapis etmiş.
SON*-(*from the point of Peri)
        Olay mahalinden ayrılmadan önce de Eşh Ketçım (kurbağa)'a konuşma yetisini geri vermiş ve olay mahalinden başka bir yere teleport olmuş. Bir gün Pamuk Prenses ormana meyve toplamaya gitmiş. Eşh bu kızı görmüş ve bağırmı.....